11 Mart 2010 Perşembe

Yalancı bahar...

Gün akşam olmak üzere, takvimlerden bir sayfa daha koparılmak için beklerken posta kutumu karıştırıyorum... Birkaç minik mesajın varlığına sevinirken, bir yandan da etrafa bakınıyorum... 8 Mart'ın akabinde okuduğum pek çok yazı kadını farklı yönlerinden ele alıp, bilinmeyeni keşfe davet ederken kadını da içselleştiriyordu inceden. Kadın ve kadının ağırlığı üstüne söylenecek çok şey var elbet. Bunu anlatmaya, irdelemeye başlarsak sayfalar yetmez. Kaldı ki bugüne dek kadını anlatan ve kadının yaşamdaki yerini vurgulayan onca kitap ve araştırmaya rağmen günümüzde hala bir muamma olarak görünüyorsa derin mevzuun sığ tarafından geçelim bugün.
O bir gizem, o bir sihir, o bir güç aslında ve kendi gücünün bile farkında değil çoğu zaman. Bıraktığı özlem, yaşattığı mutluluk ve karmaşık yapısındaki duygu transferiyle DNA'mıza işlenmiş çözümsüz bir denklem aynı zamanda.
Nereden geldim, nasıl girdim yine bu konuya bilmiyorum...
Ellerim benden habersiz "b"sinden başlayıp "l"sine dokunuyor klavyedeki tuşların. Dokunmak hissetmektir, hissetmek de istemek... İstemek hasretin ilk adımı olurken bir soru işaretine dokunur eller; Sonu bilinmezliktir beklenenin... Bir türlü bitmek bilmeyen kış nedeniyle malum uykudan uyanmakta zorlanıyor olsam da balkonda cıvıldayan kuşların sesinden anlıyorum ki bahar yakınlarda bir yerde... Gündelik hayat devam ederken güzel geçirilecek bir günün, ya da aynı güzellikte bir-gülün özlemiyle su misali akıp gidiyor zaman. Gülün rengi günün güzelliği olurken, onun kokusunda boğulup ipeksi dokusunda duruyor zaman.
Kendimi ödüllendirmek istediğim zaman iki duble rakı, cezalandırmak istediğim zaman hayale dalarken bakıyorum ki akşam olmuş... Gün geliyor vakit darlığından şikayet ederken, gün geliyor "Her şey sıkıcı, sanki tersine dönüyor dünya" kabilinden serzenişlerle hayatın neresinde olduğumu, daha doğrusu olmak istediğim yere olan uzaklığımı anlama çabasında karışıyor hesaplarım...
Hayat bazen güzel, hem de tahminleri tersine çevirecek kadar. Ancak bazen de mevcut güzellikleri unutturup hafıza kaybına neden olacak kadar da acımasız. Ve her şeye rağmen gülümseyebiliyorsak kardayız... Gülümse gülüm, her şeye rağmen gülümse. Bahar da gelecek elbet, yalancı olsa bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder